MÜSLÜMANLAR ARSINDAKİ İKİ
AYRI ALLAH TASAVVURU
Müminler arasındaki
hizipleşmeyi körükleyen konuların başında Allah tasavvurundaki farklılıktır.
Dinin ana unsurlarına bakış acısını değiştiren farklılığın sebebi yine rivayet
ve Kuran merkezlidir.
Kuran’ın anlattığı Allah ile rivayetlerin
ürettiği Allah tasavvuru o kadar farklı ki, bu uzun bir izah konusudur. Ancak
insanın günlük hayatına yönelik örnekler verilerek basit ve kısaca anlatılırsa;
Rivayetlerdeki Allah inancında; Allah kulları arasında ayrımcılık, torpil
yapabilir!. Bazı kullarına gayb bilgisi, olağan üstü güç ve yetki verebilir. Bu
güç sahipleri, bir başkasını Allah a ulaştırabilir. Ulaşmasına vesile olabilir.
Bu aracıları vesile edinenlere, yüce
ALLAH günahların affı, işlerin rast gitmesi, ölürken iman ile gidilmesi vs.
konularda torpil yapabilir. Allah’ın
sevgilileri vardır. Yüce kitabında ahdimi bozmam demesine rağmen, sevgilileri yüzü suyu hürmetine ilkesini bozabilir!. O Her an istediğini
istediği şekilde değiştirebilir! Yapabilir! Gücünü hoyratça kullanabilir! Gibi, ilkesiz bir Allah inancı oluşturan bir
hayli rivayet ve bunları doğru din algısı ile kullanan kesimler vardır. Bu
gıdıklayıcı cezbedici, kolaycılığı benimseyen insanlar Müslümanların
çoğunluğunu oluşturmaktadır. Velev ki bunlar bir birinden çok farklı mezhepler
olsa bile! Kuran dışı bu inançlar doğru
din algısı ile nerdeyse akide konusunu haline gelmiştir!...
Kuranda anlatılan Allah’
ise; Allah; her an her şeyi değiştirebilecek güç ve kudrete sahip olmasına
rağmen, yarattıklarına yönelik, kendisine bir takım ilkeler koymuş, bunlara da uyacağını yine kitabında taahhüt
etmiştir. Bunlara sünetullah denildiği gibi kader de denilmiştir. Bunlara göre;
Allah, cüzi iradeyi insana kader kılmıştır. Her bir varlığın insana yönelik
hizmetini belirli kanunlara bağlanıp, bunun kıyamete kadar hiç
değişmeyeceğinden söz eder. Bunun acılımı ise; İnsan, olumlu ve olumsuz cüzi
iradesiyle yaptığı her bir şeyden sorumludur. Kimseye torpil, suiistimal,
kayırmacılığın yapılmayacağı, herkese emeğinin karşılığından başka bir şey verilmeceğinden bahseder. İnsana şah
damarından yakın olduğunu söyleyen Allah, kendisi ile kulları arasında ki bütün
aracıları aracılık kurumlarını reddeder. Allah dışındaki varlıklardan kurtuluş
beklemeyi, şefaat ummayı, torpil müesseseleri oluşturmayı şirk saymıştır. Yani
insanın başka bir kul karşısında boynunu bükmesini, insanın özgür iradesinin
başkaları tarafından kullanılmasını, özgürlüklerin gasp edilmesini asla kabul
etmez. İnsan için gayb’ı olanı yani bilinmeyenleri Kuran ile resulüne bildirdiğini bunların
dışında her hangi bir gayb bilgisinin kimseye verilmediği hususlarında dikkati
çeker. Gayptan haber verenlere inanmayı bile şirkten sayar.
Yüce Rab, insanı yarattı.
İnsanın mutlu ve güzel bir hayat sürmesi içinde onlara peygamberler vasıtası
ile yol gösterdi. Vahiy gönderdi. Gönderdiği vahiyde, elçi tayin ettiği
resullere sakın ha sizler benim sözlerimden zerre sapmayın. İkinci bir paralel
yol icat etmeyin dedi. Elçiler, Allahtan
aldıkları emirleri eksiksiz, geciktirmeksizin insanlığa tebliğ etti. Yüce Rab
emirlerini tebliğ edene Resul (elçi) derken, uygulayan aynı kişiye de Nebi
dedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder