ADIM
ADIM İSLAMI BOZMA VE YIKMA FAALİYETLERİ,
YENİ
KAVGANIN ADI ; KURAN’MI –HADİS Mİ DÖNGÜSÜ!
1- Önce Allah resulünü kaybettik. Sonra, küçük küçük
eski alışkanlıklarımız hortlamaya başladı. Kuran, ihtiyaç fazlasını ihtiyaç
sahiplerine dağıtın diyor. Bu ve buna benzer birçok hüküm Müslümanlara ağır
gelmeye başladı. “Ne demek ihtiyaçtan fazlasını vermek”! Bunun için öncelikle
ilk halife döneminde isyanlar başladı. Daha sonraları adaleti, hakkı hukuku içine sindiremeyenlerin gasp etme sorunları başladı! bütün bu sorunlara bir çare bulunmalıydı. Durumu kurtarmaya yönelik, Kurandan alamadıkları cevaplara karşın yeni sözler uyduruldu.
Bunlar kitap ile çelişince Kuran’ı yetersiz ve anlaşılmaz ilan ettik! Sevap için
okuma yeterli oldu!
2- Geçmişten kalan üzeri küllenen siyasi, sosyal ve
kavmiyetçilik kavgaları nüfus ve coğrafya alabildiğine genişledikçe insani
hırslar eşliğinde yeniden hortladı. Ağırlaşan şartlarda peygamber yoktu. Kuran
azgınlaşmış nefislerin isteği cevabı vermiyordu! Bunun üzerine, Kuran’a ve
Allah resulüne yakışmayan bir sürü yalan ifadeleri haşa Hz. peygambere
söyletildi!. Kimse dokunamasın diye adına da hadisi şerif dendi! Bununla da
yetinilmedi. Hadisler önce sünnet, Sonra da vahiy sayıldı.!....
3- Kuran’ın bazı ayetlerini hadisle nesh edildiği
hükmünü getirildi. (ayetlerin hükmünü hadisler ortadan kaldırır dendi). Bu da
yetmedi!
4- Kuran’a söyletilemeyen hükümleri, gayrimetluv vahiy
(yani Kuran dışı gizli vahiy) adı ile Allah’a söyletildi!
5- Sonra oluşturulan bu rivayetler çerçevesinde bir
takım makamlar oluştu. Şeyhlik, gavslık..vs.. Makam sahiplerinin kerametleri,
gaybı bilgileri, masum olmaları ile
birlikte şefaat yetkileri de oluşturuldu!
Artık herkesin her şeyi bilmesine ve düşünmesine gerek kalmadı.! Akıl ve düşünme, büyük alim ve evliya sayılan kişilere emanet
edildi! Böylece insan eli ile Allah ın
astları oluşturuldu. Tabii onlarda kutsandı!
6- Aklını kullanarak tevhit ve adalet diyenleri mutezile
ilan edildi. Onların etkinliğini kırmak için Allah ın Kadir ismini kullanıldı. Sanki
tevhit ve adalet ilkesi Allah’ın gücünü görmezden geliyormuş gibi!
7- Kadim medeniyetlerin kültürlerini, ruhçuluk,
cifircilik, vb. gibi akımları İslam’ın bir ürünü haline getirirken, Rüya, ilham
gibi bazı vehimleri de bilgi kaynağı yerine konuldu.
8- Tefsirlere eski kültürün geleneğini, israiliyatı,
mesihiyatı ve İslam dünyasında uydurulan rivayetleri sokuldu!. Alimlerimizin
bir çoğu Kuran’ı bu anlayışlar üzerinden okuyup anlamaya başladılar!.
9- Bunların her biri Emevi döneminde temeli atılırken
Abbasî döneminde zirveye ulaştı. Ama bir
türlü de durmadı!.
Sonuç olarak
dinin aslından sayılan rivayetlerin bütününü herkes benimseyemedi. Anlayış farklılıkları
yaşanmasıyla, bir grubun öne çıkardığını diğeri uydurma saydı. Bunun etkisi ile de dinin ana İlkelerini parçalanarak bütünü bozuldu!. Her bir parçasını (Mezhebi)
ayrı bir dinmiş gibi algılandı. Her birimiz birine sarıldı.! Mezheplere,
meşreplere, tarikatlara, cemaatlere, lime lime gruplara bölündük. Bir kısmımız
da selefe dönmeye kalktı. (Yad ettiğimiz günleri ayniyle bugüne taşımaya
çalışıyoruz). Bu kadar tefrika içimizdeki yaralı barışı bozdu. Bizden
olmayanlara savaş ilan ettik. Adını da cihat koyduk. Onların malı, canı, ırzı
namusu, çoluk çocuğunun kanını ganimet saydık.
İnsanlığa bir katma değer üretemez olduk.
Yirminci yüz yılda İslam dünyası en zelil, şahsiyetsiz, diğer toplumlarca
horlanan ve ezilen, aç kendi ihtiyacını bile karşılayamaz bir hale geldi.
Geliniz birleşelim, geçmişi bir sorgulayalım denildi! Bu seferde neyin
etrafında kavgası başladı. Kuran ‘mı, hadis ‘mi ? Kuran diyenlere, mealci,
oryantalist, reformcu ilan edilirken, hadis diyenlere de; müşrik, hurafeci,
gelenekçi denmeye başlandı. Kuran’ın
tarif ettiği peygamberi örnekliği
yaşanmış olan orta yolu bir türlü bulamadık! En çok birliğe ihtiyacımız
olduğu anda, yine en iyi bildiğimiz metotlara döndük. Kavga…tekfir… küfür…hakaret!...... Biz
kendimizi düzeltemiyoruz, acaba Allah bizi düzeltir mi diyeceğim ama, Allah’ın
bu konuda da uyarısı var. Siz kendinizi düzelmedikçe ben asla düzeltmem diyor!
Aklı bir kenara yada birilerine teslim ederek, ben bilmem dedem bilir mantığını öne çıkartarak geleceğimiz nokta burasıdır! Bu kafa ile. kardeşçe adalet ortamında yaşamaya dönmek bizim
neyimize!......
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder