11 Eylül 2018 Salı

BU HALE GELMEMİZİN ADIMLARI


 
 
ADIM ADIM İSLAMI BOZMA VE YIKMA FAALİYETLERİ,
YENİ    KAVGANIN ADI ; KURAN’MI –HADİS Mİ DÖNGÜSÜ!
 
1- Önce Allah resulünü kaybettik. Sonra, küçük küçük eski alışkanlıklarımız hortlamaya başladı. Kuran, ihtiyaç fazlasını ihtiyaç sahiplerine dağıtın diyor. Bu ve buna benzer birçok hüküm Müslümanlara ağır gelmeye başladı. “Ne demek ihtiyaçtan fazlasını vermek”! Bunun için öncelikle ilk halife döneminde isyanlar başladı. Daha sonraları  adaleti, hakkı hukuku içine sindiremeyenlerin gasp etme sorunları başladı!  bütün bu sorunlara  bir çare bulunmalıydı. Durumu kurtarmaya yönelik, Kurandan alamadıkları cevaplara karşın yeni  sözler uyduruldu. Bunlar kitap ile çelişince Kuran’ı yetersiz ve anlaşılmaz ilan ettik! Sevap için okuma yeterli oldu!
2- Geçmişten kalan üzeri küllenen siyasi, sosyal ve kavmiyetçilik kavgaları nüfus ve coğrafya alabildiğine genişledikçe insani hırslar eşliğinde yeniden hortladı. Ağırlaşan şartlarda peygamber yoktu. Kuran azgınlaşmış nefislerin isteği cevabı vermiyordu! Bunun üzerine, Kuran’a ve Allah resulüne yakışmayan bir sürü yalan ifadeleri haşa Hz. peygambere söyletildi!. Kimse dokunamasın diye adına da hadisi şerif dendi! Bununla da yetinilmedi. Hadisler önce sünnet, Sonra da vahiy sayıldı.!....
3- Kuran’ın bazı ayetlerini hadisle nesh edildiği hükmünü getirildi. (ayetlerin hükmünü hadisler ortadan kaldırır dendi). Bu da yetmedi!
4- Kuran’a söyletilemeyen hükümleri, gayrimetluv vahiy (yani Kuran dışı gizli vahiy) adı ile Allah’a söyletildi!
5- Sonra oluşturulan bu rivayetler çerçevesinde bir takım makamlar oluştu. Şeyhlik, gavslık..vs.. Makam sahiplerinin kerametleri, gaybı bilgileri,  masum olmaları ile birlikte  şefaat yetkileri de oluşturuldu! Artık herkesin her şeyi bilmesine ve düşünmesine gerek kalmadı.! Akıl ve düşünme,  büyük alim ve evliya sayılan kişilere emanet edildi! Böylece insan eli ile  Allah ın astları oluşturuldu. Tabii onlarda kutsandı!
6- Aklını kullanarak tevhit ve adalet diyenleri mutezile ilan edildi. Onların etkinliğini kırmak için Allah ın Kadir ismini kullanıldı. Sanki tevhit ve adalet ilkesi Allah’ın gücünü görmezden geliyormuş gibi!
7- Kadim medeniyetlerin kültürlerini, ruhçuluk, cifircilik, vb. gibi akımları İslam’ın bir ürünü haline getirirken, Rüya, ilham gibi bazı vehimleri de bilgi kaynağı yerine konuldu.
8- Tefsirlere eski kültürün geleneğini, israiliyatı, mesihiyatı ve İslam dünyasında uydurulan rivayetleri sokuldu!. Alimlerimizin bir çoğu Kuran’ı bu anlayışlar üzerinden okuyup anlamaya başladılar!.
9- Bunların her biri Emevi döneminde temeli atılırken Abbasî döneminde zirveye ulaştı. Ama bir  türlü de durmadı!.
 Sonuç olarak dinin aslından sayılan rivayetlerin bütününü herkes benimseyemedi. Anlayış farklılıkları yaşanmasıyla, bir grubun öne çıkardığını diğeri uydurma saydı. Bunun  etkisi ile  de dinin ana İlkelerini parçalanarak  bütünü bozuldu!. Her bir parçasını (Mezhebi) ayrı bir dinmiş gibi algılandı. Her birimiz birine sarıldı.! Mezheplere, meşreplere, tarikatlara, cemaatlere, lime lime gruplara bölündük. Bir kısmımız da selefe dönmeye kalktı. (Yad ettiğimiz günleri ayniyle bugüne taşımaya çalışıyoruz). Bu kadar tefrika içimizdeki yaralı barışı bozdu. Bizden olmayanlara savaş ilan ettik. Adını da cihat koyduk. Onların malı, canı, ırzı namusu, çoluk çocuğunun kanını ganimet saydık.
 İnsanlığa bir katma değer üretemez olduk. Yirminci yüz yılda İslam dünyası en zelil, şahsiyetsiz, diğer toplumlarca horlanan ve ezilen, aç kendi ihtiyacını bile karşılayamaz bir hale geldi. Geliniz birleşelim, geçmişi bir sorgulayalım denildi! Bu seferde neyin etrafında kavgası başladı. Kuran ‘mı, hadis ‘mi ? Kuran diyenlere, mealci, oryantalist, reformcu ilan edilirken, hadis diyenlere de; müşrik, hurafeci, gelenekçi denmeye başlandı. Kuran’ın  tarif ettiği peygamberi örnekliği  yaşanmış olan orta yolu bir türlü bulamadık! En çok birliğe ihtiyacımız olduğu anda, yine en iyi bildiğimiz metotlara döndük.  Kavga…tekfir… küfür…hakaret!...... Biz kendimizi düzeltemiyoruz, acaba Allah bizi düzeltir mi diyeceğim ama, Allah’ın bu konuda da uyarısı var. Siz kendinizi düzelmedikçe ben asla düzeltmem diyor!
 Aklı bir kenara yada birilerine teslim ederek, ben bilmem dedem bilir mantığını öne çıkartarak geleceğimiz nokta burasıdır! Bu kafa ile. kardeşçe adalet ortamında yaşamaya dönmek bizim neyimize!......

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder