11 Eylül 2018 Salı

KURAN; ANLAŞILMAZ, ANLAYAMAZSIN! “BİZE GELİN“ CAĞRILARININ OLUŞTURDUĞU İFRAT VE TEFRİT!


KURAN;  ANLAŞILMAZ, ANLAYAMAZSIN!   “BİZE  GELİN“ CAĞRILARININ OLUŞTURDUĞU İFRAT VE TEFRİT!

Kuranı okuyoruz anlamıyoruz. Birileri bize Kuran anlaşılmaz diyor, onlara itibar ediyoruz. Dini onlardan öğreniyoruz. Her birimize farklı kanallardan din öğretildiği için, öğrendiklerimiz bir birini tutmuyor. Bu sefer seninki doğru, benimki doğru kavgasına giriyoruz.

Evet dostlar. Hakikat tek iken, bugün hakikatlerin sayısı binlerle ifade ediliyor. Bunun sebebi de; Hakikati bulma gayreti içinde olanlar, imkânları ölçüsünde kendisine yakın hissettiği her hangi bir gruba din öğrenmek için giriyor.  Sempatizan olarak başlayanlar;  grup içinde yapılan telkinler, sohbetler ve tavsiye edilen kitaplar neticesinde tamamen grubun boyasıyla boyanıyor.! Yani, İslam’ın temsil edildiği  en doğru yer, dinin asrımızdaki temsilcisi ise, o grubun lideri.! Algı dünyasında başka bir gerçeğe yer kalmıyor!. Farklı görüşleri savunanlara ise son derece tepkili ve kızgın!

Söz konusu gruplardaki liderlik,  her grupta farklı isimlerle telaffuz edilirler.  üstat, asrın imamı, gavs, mehdi vs. !.. Bu inancın temeli de aslı olmayan “ Her yüzyılda bir din yenileyicisinin geleceği”(1) ile ilgili bir rivayet!

Liderliğe yönelik öyle gizemli şeyler üretilmektedir ki; kendini orada hissedenlerin ayağı yerden kesilir.  Liderin mertebesi bazen peygamberlerden bile üstündür. Söz konusu liderin yüzü suyu hürmetine bütün gruba dahil olanlara cenneti vaad ettiği,  böylesi bir yere bağlanmanın  Allah ın bir lütfu, kereminden, kişinin de  nasip’li olunmasından dem vurulur.!   Nasipsiz olan farklı inanç ve düşüncede olanlar ise,  sapık bazen kafir konumundadırlar!  Oralara en ufak bir meyil içinde olanların parçası bile bulunmaz!

Bir çok  grup ve fertlerinin iddiası bu!.

Kuran’dan kopuk farklı din ve kültürle etkisiyle oluşan bu merdiven altı çakma anlayışlar, kendilerini,  İslam’da olmayan  takkiye anlayışı ile gizlediklerinden, dışardan biri bunların iç dünyasını anlaması mümkün değildir. .  Yani Kuran’ın reddettiği uydurma anlayışlarını batini bilgi saydıkları için saklı tutarlar.  Kendilerini de açığa vermezler.   Aslı olmayan batıni gizli bilgilerini başkalarının anlayamayacağını düşündüklerinden grup dışında kimseyle paylaşmazlar.  Böylesi telkinler ile yetişenlerin kariyeri, tahsilleri ne olursa olsun,  bu sihirli ve afsunlu ortamın cazibesinden asla kurtulamaz çıkamaz duruma geliyor. Velev ki bunlar isterlerse İlahiyat okusunlar.!..  Şahsiyeti ve düşünme ve akıl etme yetisi elinden alınan bu bireyler artık bulundukları grubun kurşun askeridir. Her an lideri ve imanı için bir yeri patlatabilir. Patlayabilirler. Bulundukları grubun dini argümanlarını korumak ve kollamak adına  her türlü gayrimeşruluğun  mubah olduğu bir inanç !..

 Üstelik göze alınan gayrimeşrulukları din adınadır!  Bunun örneklerini her dönemde görmek mümkündür. Aleyhinde bulunacakları birini şahsen tanımalarına da gerek yoktur. Liderleri  (X) kişisi ile ilgili olumsuz bir şey söylüyorsa, bu mutlak doğrudur.  O insanın kişiliği, ailesi,  namusu ve malı artık tehlike altındadır.!

Oysa İslam;  insanı ve şahsiyetini önceler. Onun inancına bakmaz kişiliğini garanti eder.  Dinin tek kaynağının  Kuran ve onun hayata uygulama şeklini de  Allah resulü örnekliği ile yaşanacağını gerçeğidir.

(1)“Allah her yüzyılın başında dini yenileyecek bir kişiyi bu ümmete gönderecektir.” Bu hadis Ebu Davud'un Süneninde [Melahim / 1] bölümünde yer alır. Hadisin peygambere isnadı sahte olduğu gibi, daha başka sahtekârlıklar da içermektedir. Şöyle ki hadisi nakledenler İmam Şafii'nin talebe ve bağlılarıdır. 'Kureyş’in âlimi /Şafii yeryüzünü adaletle dolduracaktır' hadisini uyduranlar da bu ekiptir. Bu yüzden olsa gerek mücedditler (!) hep Şafiilerden çıkmıştır. *

...Öncelikle bu hadisin senet yönünden arızalı olması bir yana, bu FİTEN ve MELAHİM hadislerinin hepsi baştan problemlidir. Güya Peygamberimiz ileride çıkacak fitneleri (FİTEN) ve kanlı hadiseleri (MELAHİM), Müslümanların birbirlerinin boynunu vuracağına dair ihbarat-ı gaybiyye (geleceği haber vermesi) türünden tüm hadisler uydurmadır. Peygamber asla geleceği bilemez. Bu hadisler şu amaçla uydurulmuştur. Pek çok cinayetler işleyen Müslümanlar işi kadere havale etmek ve de bunu da zaten Peygamber haber vermişti demek! Bu gelecekten haber verme (Fiten ve Melahim  Edebiyatı) Hristiyan ve Yahudilikteki apokaliptik kültürün bize uzanmış halidir.

 

 

 

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder