11 Eylül 2018 Salı

KURAN DİYOR Kİ; “Bu kitap açık ve açıklayıcıdır”


KURAN DİYOR Kİ; “Bu kitap açık ve açıklayıcıdır”

BU KİTAP ACIKTIR. ANLAŞILMAYAN YÖNLERİ YİNE KENDİ İÇİNDE ACIKLANAN BİR KİTAPTIR. ANLAŞILSIN DİYE İNDİĞİ TOPLUMUN DİLİ ÜZERİNE, TOPLUMUN ANLAYACAĞI ÖRNEKLERLE, TOPLUM KÜLTÜRÜNDE, O COĞRAFYADA BİLİNEN PEYGAMBERLER,  KAVİMLER, HAYVANAT VE BİTKİ ÖRTÜSÜ  ÜZERİNDEN ÖRNEKLER VERİLEREK,  O TOPLUM İÇİNDE YAŞANAN AKSAKLIKLAR, GELENEK HALİNE GELMİŞ AHLAK DIŞI YAŞANTILARA DİKKAT ÇEKEREK DETAYLANDIRILMIŞTIR!…… BENZERİ ÖRNEKLERİ DE YERİ GELDİKC E SAYAR GİDER. … 

 Anlaşılmasının üzerinde ısrarla  durulmasını da; “Ümmet kendi aklı ve vicdani ile gönderilen mesajları anlasın ki, bunları anlamak için bir başkasına kul olmasın diye “ der. Allah böyle derken,  bir kısım kullar bunu inandırıcı bulmazlar.  Allah’ı yalancı çıkartmak için elinden gelen demagojiyi üretip polemik yaparlar.  Tıpkı geçmiş Yahudi ümmetinin Allah ın emrini yerine getirmemek için ayak sürümesi  ve bu amaca yönelik ürettikleri  anlamsız sorular gibi,….!  Sorular üretirler. Hâlbuki ki Allah, bu olumsuzluğu da kitabında örneklendirmiş ki;.. sakın sizde onlar gibi davranıp yaratanınızla  cedelleşmeyin!  Zira siz zararlı çıkarsınız, diye sürekli akla vurgu yapmıştır.  Aklını birilerine emanet edenlerin din algısı da tabi ki,  emanetçilerinin söylemleri ve din algısı üzerinden olacaktır.!   

Pekiyi,. Emanetçileri neden Kuran’ı kendi üzerinden değil de, ya peygamber  yada bir takım gizli gaybi ilimler çerçevesinde anlamayı  doğru buluyorlar?..!

 Allah resulü sonrası Kuran’a karşı paralel din üretenler, Kuran’a söyletemedikleri; dalavereyi, rüşveti, iltiması, torpili, rahmete kavuşmuş peygamberin ağzına koyarak, Kuran’ı bu rivayetler acıkılıyor argümanı ile alt yapı oluşturduklarından dolayı, sonraki nesillerin din algısının da bu yalanlar oluşturmuştur. Asırlardır bu yalanları birileri hep haykırmış deliller ortaya koymuşsa da nafile. Bu nemadan faydalananlar,  yönetimler, dinden para kazananlar,  toplumda sınıf oluşturup statü kazananlar hakikat çağrılarına kulak kapadıkları gibi onları bir şekilde susturmuşlardır. Tıpkı imamı azama yapıldığı gibi….Ekonomik yönden nemalananlar örneklendirilmesi gerekirse; Şia toplumunda “Zekat doğrudan fakire verilmez, imamlarda toplanır,  onların eli ile ihtiyaç sahiplerine dağıtılır” inancı dini bir hüküm  haline getirildiğinden, bugün imamların bir çoğu  o ülkenin en zengini olmuş, fakirin fukaranın hakkını gasp etmişlerdir. Ülkemizde de bunun benzerlerinin yaşandığı herkesin malumudur. Fetö olayında olduğu gibi, onun benzerleri yapılar ondan kalan boşluğu doldurma gayretine girmişler, bir lokma ekmeğe muhtaç insanlar toplumda kol gezerken, Kuran talebelerine okul ve yurt adı ile beş yıldızlı saraylar dikmişlerdir. Kendileri de o saraylarda hüküm sürmekte topluma gerdan kırmaktalar. Kısaca fakir, yetim ve yoksullara verilmesi gereken hasenat bu gün birilerin lüks ve ihtişam içindeki hayatına harcanmaktadır. Kuran yetseydi, Kuran’ın acık ve açıklayıcı lığına güven duyulsaydı bu toplum bu halde mi olurdu!..?

 

.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder